Dağlık Karabağ'ın Jeopolitik Önemi
- Ceren Cano
- 12 Ara 2023
- 3 dakikada okunur
Güncelleme tarihi: 23 Mar

1991'de SSCB'nin dağılması 15 yeni cumhuriyetin ya da başka bir deyişle yeni egemen devletlerin ortaya çıkması anlamına geliyordu ve bu durum özellikle etnik hatlara göre bölünmüş küçük ülkeler için siyasi sorunları da beraberinde getirdi. SSCB'nin dağılmasından kısa bir süre sonra Azerbaycan ve Ermenistan arasındaki gerilim kaynama noktasına ulaşmış, 1992 yılında ilk Dağlık Karabağ Savaşı patlak vermiş ve Ermenistan'ın zaferiyle sonuçlanmıştır. Ermenistan'ın ulus-devlet inşası konusunda trajik bir geçmişi olduğu için, savaş Ermenistan'a 2 yıl içinde 30000 yakın ağır kayıplar vermesiyle sonuçlandı. Çok genç ve coğrafi olarak küçük bir devlet olan Ermenistan, Kolektif Güvenlik Anlaşması Örgütü (KGAÖ) anlaşmasının bir parçası olması sayesinde olumlu bir sonuç elde etmiştir. KGAÖ'nün kuruluşu NATO'ya çok benziyordu ve üye devletlere dışarıdan bir saldırı yapılması durumunda diğer üye devletlerin desteklemesini gerektiriyordu.
Ermenistan-Azerbaycan çatışmasının 2023'teki durumuna kadar siyasi ilişkiler istikrarsızdı, sırasıyla 2016-2020 ve 2022 yılları iki ülke arasında her biri çeşitli ağır sonuçlara yol açan savaşların patlak vermesine tanık oldu. 2016 yılındaki savaşta Azerbaycan Türkiye'yi arkasına almaya çalışırken, Aliyev o dönemde Putin ile ilişkilerini geliştiriyordu. Oysa 2020 savaşına gelindiğinde, sonuç 2000 Rus barış gücünün sahaya konuşlandırılması oldu, iki ülke arasındaki tampon bölge ortadan kaldırıldığında Ermenistan'ı Dağlık Karabağ bölgesine bağlayan tek yol olan Laçin koridoru Ermenistan için büyük önem kazandı.
Ancak 2022 savaşı farklı başladı, Azerbaycan Ukrayna-Rusya savaşından faydalanarak bir saldırı başlatmak istedi, Paşinyan KGAÖ'nün kolektif savunma maddesini etkinleştirmek için sert bir adım atsa da Rusya ve KGAÖ müdahale etmeyi reddetti. Güç dengesi tam olarak Azerbaycan'ın lehine değişmişti.
Şimdi bölgede neler oluyor? Ve Dağlık Karabağ'ın bölgedeki diğer ülkeler için jeopolitik önemi:
Ukrayna-Rusya çatışmasının başlamasından bu yana, özellikle Güney Kafkasya'da bölgesel güç dinamikleri bir değişim içinde. Avrupa Birliği, Ukrayna'ya önemli destek sağlayarak ve Rusya'nın askeri eylemlerini saldırganlık eylemleri olarak kınayarak bölgeye giderek daha fazla müdahil oldu. Öte yandan hem Gürcistan hem Ermenistan batılı ülkelerle daha yakın ilişkiler kurmakta. Bu arada Rusya, Basra Körfezi'ne uzanan kuzey-güney ticaret koridoru için Azerbaycan'a olan bağımlılığının farkında olarak Dağlık Karabağ ihtilafında tarafsız bir duruş sergilemeye çalışmakta ki, bu da Ukrayna işgalinden kaynaklanan Batı yaptırımlarının doğurduğu bir zorunluluktur.
Aynı zamanda, Ermenistan yönetiminde değişikliğe neden olan 2018 Ermeni Kadife Devrimi, iki ülke arasındaki hoşnutsuzluk ve çatışma boyunca muazzam bir etki yarattı ve KGAÖ'nün 2022'de Ermenistan'ı savunmak için harekete geçmemesi gerilimi tırmandırdı. Bu nedenle Ermenistan'ın Batı ile daha yakın ilişkiler kurmaya başlaması çok muhtemeldi ve Paşinyan ortak KGAÖ tatbikatlarını iptal ederek Ermenistan'ın artık Rusya'nın müttefiki olmadığını ilan etti. Hemen ardından Paşinyan Ukrayna'ya insani yardım gönderme kararı aldı ve Ermeni ordusunu NATO standartlarına getirmek için ABD ile ortak askeri çalışmalar başlattı.
Orta Doğu güvenliği açısından bakıldığında İran, İsrail ve Türkiye'nin her biri güvenlik kaygıları ve jeopolitik hedefleri doğrultusunda özgün politikalar izlemektedir. Örneğin İran, Azerbaycan anakarasını Nahçıvan eksklavına bağlayan bir demiryolu koridoru kurma stratejisinin bir parçası olarak Ermenistan'ı açıkça destekliyor. Bu koridorun İran'ın Batı pazarlarına ulaşması için tek yol olduğunun farkında olan İran, Azerbaycan güçlerinin koridor üzerinde kontrolü ele geçirmesini engellemek için Ermenistan'a askeri yardımda bulunuyor. Dahası, İsrail'in Azerbaycan üslerine insansız hava araçları yerleştirme çabaları İran'ı Ermenistan'ı desteklemeye daha çok yakınlaştırdı.
Bu seçenek Türkiye'ye Orta Asya pazarına mal ihracatını mümkün kılarak önemli bir avantaj sağlayacaktır. Ayrıca Türkiye, Azerbaycan'ın petrol ve doğalgaz ihracatı için birincil kanal olarak çok önemli bir rol oynamakta ve Azerbaycan Türkiye'de büyük bir yatırımcı olarak ortaya çıkmakta. Ayrıca Azerbaycan, Hazar Denizi üzerinden ticareti kolaylaştırmaya ve komşu ülkelere malların taşınması için hayati bir rota sağlamaya çok heveslidir, böylelikle NATO üyesi olmak da Azerbaycan için bir avantaj.
Karadeniz ağırlıklı olarak Rusya'nın kontrolü altında olsa da Azerbaycan, Gürcistan ve Ermenistan'ın bölgedeki kilit erişim noktalarındaki stratejik konumları, özellikle NATO ülkeleri ve AB ile gelişen ilişkilerinde güç dengesini etkileme potansiyeline sahip. Özellikle 2013 yılında başlatılan ve eski İpek Yolu ticaret yollarının yeniden canlandırılmasına öncelik veren Çin liderliğindeki Kuşak ve Yol Girişimi (BRICS), Ermenistan, Gürcistan ve Azerbaycan'ın stratejik konumlarının artan öneminin altını çizmekte. Bu ülkeler artık Orta Asya ve Batı Asya arasındaki ticaretin kolaylaştırılmasında çok önemli bir rol oynamakta ve malların komşu ülkelere taşınması için önemli koridorlar olarak hizmet vermekte. Bu önem Azerbaycan'ın Hazar Denizi üzerinden oynadığı role kadar uzanmakta. AB ve ABD'nin bu gelişmeler ışığında Gürcistan ve Azerbaycan ile siyasi bağlarını güçlendirmek için aktif bir şekilde çalıştıkları aşikârdır.
Bölgedeki güç dengesinin aktif değişkenleri, Dağlık Karabağ çatışmasının ana aktörlerine verilen desteğin büyük ölçüde etkisi altında kalmıştır. Türkiye ve İsrail askeri olarak Azerbaycan'ı desteklerken, Hindistan ve İran Ermenistan'a destek vermektedir. Bu açıdan Nahcivan, çatışmanın gidişatını etkileyecek çok önemli bir stratejik noktaya sahiptir. Özetle, eğer Türkiye, Gürcistan ve Azerbaycan bölgede siyasi nüfuzlarını arttırmak ve ABD ile Avrupa ülkelerinin desteğini almak için birleşirlerse, Kafkasya bölgesi Rusya, İran, Hindistan ve diğer Asya ülkeleri için potansiyel olarak erişilemez hale gelebilir.
Buna karşın Rusya, Hindistan ve İran şüphesiz Batı destekli etkilere karşı çıkan ülkelere yardım etmek için önlemler alacak ve böylece bölgesel güç dengesini koruyacaktır. Bununla birlikte, Dağlık Karabağ sorununun nihai çözümünün Azerbaycan'ın lehine olması ve bölgedeki dengeyi taraflardan birinin lehine çevirerek Doğu Akdeniz'deki güç politikasının dinamiklerini etkilemesi muhtemeldir.
Comments